yardım sandığı, yardımsever, ilk yardım, insani yardım, nakdî yardım, sosyal yardım, toplumsal yardım
1. isim , isim , isim , isim , Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
1. Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu.
1. Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu.
2. Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri
3. Etki
1. Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu.
1. Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu.
4. Bağış, iane
5. İşlerin daha etkin ve verimli olabilmesi için sağlanan katkı, destek
1. Bugün tiyatroya yapılan devlet yardımlarının gerekçesi de tiyatronun eğitimle olan sıkı ilişkisine dayanmaktadır.
1. Bugün tiyatroya yapılan devlet yardımlarının gerekçesi de tiyatronun eğitimle olan sıkı ilişkisine dayanmaktadır.