1. -i , -i , -i , -i , Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak
1. Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım.
1. Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım.
2. Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek
3. Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmak
1. Bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar.
1. Bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar.
4. Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmak
1. Kocasını bir kadınla yakalamış.
1. Kocasını bir kadınla yakalamış.
5. Söz, bakış veya işareti fark etmek
6. Birdenbire etkisi altına almak
1. Yağmur bizi yolda yakaladı.
1. Yağmur bizi yolda yakaladı.
7. Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak
1. Zehra, Yorgaki'nin müziğini herhangi bir yerinden yakalıyor.
1. Zehra, Yorgaki'nin müziğini herhangi bir yerinden yakalıyor.
8. Avlamak, tuzakla ele geçirmek
9. Tutturmak
1. Sayısal Loto'da beşi yakaladım.
1. Sayısal Loto'da beşi yakaladım.
10. Aynı düzeye gelmek
1. Türkiye geçen senenin ihracat rakamlarını yakaladı.
1. Türkiye geçen senenin ihracat rakamlarını yakaladı.