yabancı


İlgili Kelimeler:

yabancı çıta, yabancı dil, yabancı saha

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Başka bir milletten olan, başka devlet uyruğunda olan (kimse), bigâne, ecnebi

Örnek:

1. Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok.

1. Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok.

2. Başka bir milletle ilgili olan

Örnek:

1. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir.

1. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir.

3. Aileden, çevreden olmayan (kimse veya şey), özge

Örnek:

1. Ben, yabancı bir adam, neme lazım, hiç sesimi çıkarmadım.

1. Ben, yabancı bir adam, neme lazım, hiç sesimi çıkarmadım.

4. Tanınmayan, bilinmeyen, yad

Örnek:

1. Yabancı müşteri giremezdi kapısından. Gelenler hep edebiyat adamlarıydı.

1. Yabancı müşteri giremezdi kapısından. Gelenler hep edebiyat adamlarıydı.

5. Aynı türden, aynı çeşitten olmayan

Örnek:

1. Yağın içinde yabancı maddeler var.

1. Yağın içinde yabancı maddeler var.

6. Bir konuda bilgisi, deneyimi olmayan

Örnek:

1. Bu uygulamanın yabancısıyım.

1. Bu uygulamanın yabancısıyım.

7. Belli bir yere veya kimseye özgü olmayan

Örnek:

1. Yabancı arabalar buraya park edemez.

1. Yabancı arabalar buraya park edemez.