yaban arısı, yaban armudu, yaban asması, yaban baklası, yaban çileği, yaban defnesi, yaban domuzu, yaban enginarı, yaban eriği, yaban eşeği, yaban fesleğeni, yaban gülü, yaban havucu, yaban inciri, yaban kazı, yaban keçisi, yaban kedisi, yaban keteni, yaban koyunu, yaban maydanozu, yaban mersini, yaban nanesi, yaban ördeği, yaban pancarı, yaban pazısı, yaban sümbülü, yaban tavşanı, yaban teresi, yaban turpu, yaban yasemini, yazı yaban
1. isim , isim , isim , isim , İnsan yaşamayan ıssız yer
2. Vahşi olan, evcil olmayan canlı
1. Yaban keçisi. Yaban kedisi.
1. Yaban keçisi. Yaban kedisi.
3. Kendi kendine yetişen bitki
1. Yaban sarımsağı.
1. Yaban sarımsağı.
4. Aile ocağından uzak olan yer
1. Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna
1. Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Issız
1. Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler.
1. Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler.
6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse
1. Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı.
1. Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı.
Lisan : Farsça yābān