uzatmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak

Örnek:

1. Saç uzatmak. Tırnak uzatmak.

1. Saç uzatmak. Tırnak uzatmak.

2. -i , -i , -i , -i , Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek

Örnek:

1. Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar.

1. Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar.

3. -e , -e , -e , -e , Bir şeyi vermek için birine yöneltmek

Örnek:

1. Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana.

1. Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana.

4. Germek

Örnek:

1. İp uzatmak.

1. İp uzatmak.

5. Konuşmayı, tartışmayı sürdürmek

Örnek:

1. Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar.

1. Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar.

6. -e , -e , -e , -e , Vermek, göndermek

Örnek:

1. Can, topu Zeki'ye uzattı..

1. Can, topu Zeki'ye uzattı..

7. -i , -i , -i , -i , Süreyi artırmak, temdit etmek

Örnek:

1. Yıllardır beklediği bu zevkli anları mümkün olduğu kadar uzatmak istediği her hâlinden belliydi.

1. Yıllardır beklediği bu zevkli anları mümkün olduğu kadar uzatmak istediği her hâlinden belliydi.