uzak


İlgili Kelimeler:

uzak akraba, uzak ara, uzak benzeşme, uzak benzeşmezlik, Uzak Doğu, uzak göçüşme, uzak görüş, uzak metatez, uzak yol kaptanı, yedi gömlek uzak

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı

Örnek:

1. Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu.

1. Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu.

2. Arada çok zaman bulunan

Örnek:

1. Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez.

1. Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez.

3. Eli, gücü veya hükmü yetişmez

Örnek:

1. O böyle işlerden pek uzaktır.

1. O böyle işlerden pek uzaktır.

4. İhtimali az olan

Örnek:

1. Sevgililerin birbirine kavuşması gerçekleşmeyecek bir uzak umut olarak gözükür.

1. Sevgililerin birbirine kavuşması gerçekleşmeyecek bir uzak umut olarak gözükür.

5. Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan

Örnek:

1. Ne iyi! Sizinle birlikte uzak şeylerden bahsedebileceğiz.

1. Ne iyi! Sizinle birlikte uzak şeylerden bahsedebileceğiz.

6. isim , isim , isim , isim , Yakın olmayan yer

Örnek:

1. Fazla uzağa gitme.

1. Fazla uzağa gitme.