1. isim , isim , isim , isim , Uydurmak işi
2. Şişirme haber
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçek dışı, uydurulmuş olan, yalan, sahte, asılsız, düzme
1. Atatürk'ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü 'uydurma dilcilik' gayretine alet etmişiz.
1. Atatürk'ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü 'uydurma dilcilik' gayretine alet etmişiz.
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeni bir biçim verilmiş
1. Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum.
1. Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum.