1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir düşünce veya istek üzerinde durmak, direnmek, ısrar etmek, tekit etmek
1. Almazlandım gerçi ama üsteleyip elime para bile sıkıştırdı.
1. Almazlandım gerçi ama üsteleyip elime para bile sıkıştırdı.
2. Hastalık yeniden ortaya çıkmak, depreşmek, nüks etmek
1. Sıtması üsteledi.
1. Sıtması üsteledi.
3. -i , -i , -i , -i , Bir isteği, bir buyruğu tekrarlamak, tekit etmek
1. Büyük oğul üstelemekten vazgeçti.
1. Büyük oğul üstelemekten vazgeçti.
4. -e , -e , -e , -e , Bir şeyin üstüne eklenmek, katılmak, inzimam etmek