ustabaşı, usta işi, lonca ustası, sohbet ustası, söz ustası
1. isim , isim , isim , isim , Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse
1. Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı.
1. Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı.
2. Zanaat öğreticisi
3. Zanaatçılar için unvan
1. Üzeyir usta yoldan geçmeyeceğimizi söyledi.
1. Üzeyir usta yoldan geçmeyeceğimizi söyledi.
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eli uz, işinin eri, becerikli, mahir
1. Bunların hepsi de çok güzel sesli ve oyunun en ustaları arasından seçildi.
1. Bunların hepsi de çok güzel sesli ve oyunun en ustaları arasından seçildi.
5. tarih , tarih , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Akıl veren veya öğreten kimse
1. Kız sana bir hâl olmuş, kim senin ustan?
1. Kız sana bir hâl olmuş, kim senin ustan?
Lisan : Farsça ustād