ürkmek

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek

Örnek:

1. Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı.

1. Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı.

2. Şaşkınlık ve korku duymak

Örnek:

1. Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu.

1. Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu.

3. Ağaç meyve vermemek

Örnek:

1. Şeftaliler bu yıl ürkmüş.

1. Şeftaliler bu yıl ürkmüş.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çekinmek

Örnek:

1. Yaramaz çocuk tutumundan her zaman ürkerdi.

1. Yaramaz çocuk tutumundan her zaman ürkerdi.