uçan daire, uçankale, uçan kefal, uçan top, uçuç böceği, uçtuuçtu
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak
1. Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu.
1. Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu.
2. Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak
3. Sıvı, gaz veya buhar durumuna geçmek
4. Rengi solmak
1. Rengi birdenbire uçtu.
1. Rengi birdenbire uçtu.
5. Rüzgâr veya başka bir itici güçle yerinden ayrılıp uzağa gitmek
1. Bu gece tahta perde uçmuş.
1. Bu gece tahta perde uçmuş.
6. Yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak
7. Belirmek
1. Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu.
1. Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu.
8. Patlayıcı madde ile parçalanmak
9. Uçar gibi dalgalanmak
1. Elleri trençkotunun cebinde, gözlerini karşı kıyıya dikmiş, saçları savrulurcasına geriye uçuyor.
1. Elleri trençkotunun cebinde, gözlerini karşı kıyıya dikmiş, saçları savrulurcasına geriye uçuyor.
10. Çok hızlı gitmek
1. Hele bir asfalta çıkalım görürsünüz bey, derdi. Uçar bu bizim külüstür.
1. Hele bir asfalta çıkalım görürsünüz bey, derdi. Uçar bu bizim külüstür.
11. Hava yolu ile gitmek
1. Yarın İstanbul'a uçuyorum.
1. Yarın İstanbul'a uçuyorum.
12. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yok olmak, ortadan kaybolmak
1. Bütün kararları uçmuştu. Yüzünde iradesiz hatlar belirdi.
1. Bütün kararları uçmuştu. Yüzünde iradesiz hatlar belirdi.
13. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok sevinmek
14. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gerçek hayattan uzaklaşıp düşlere dalmak
15. argo , argo , argo , argo , Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra kendinden geçmek
16. şaka yollu , şaka yollu , şaka yollu , şaka yollu , Aşırılmak
1. Bizim kitaplar uçmuş.
1. Bizim kitaplar uçmuş.
17. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Dinî inanışa göre ruh ölümden sonra göğe yükselmek