1. korkusunu gidermek, güven vermek
1. Dünyada ondan başka kimseyi sevmeyeceğini bana bir kere daha temin etti.
1. Dünyada ondan başka kimseyi sevmeyeceğini bana bir kere daha temin etti.
2. sağlamak, elde etmek, tedarik etmek
1. Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek.
1. Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek.