telaş

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir sebeple acelecilik

Örnek:

1. Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık.

1. Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık.

2. Kaygı, tasa, sıkıntı

Örnek:

1. Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı.

1. Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı.

3. Şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşa

Örnek:

1. Herkes yağmur telaşı içindeydi. Islanmış, çamurlanmış, dört bir yanımdan geçiyorlardı.

1. Herkes yağmur telaşı içindeydi. Islanmış, çamurlanmış, dört bir yanımdan geçiyorlardı.


Lisan : Arapça telāşī

Telaffuz : tela:şı, l ince okunur