susuz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Suyu olmayan, suyu bulunmayan

Örnek:

1. Kazanalım parayı; hayır hasenat yaparız, İstanbul'un susuz semtlerine çeşme yaptırırız.

1. Kazanalım parayı; hayır hasenat yaparız, İstanbul'un susuz semtlerine çeşme yaptırırız.

2. Suyu çok az olan

Örnek:

1. Susuz portakal.

1. Susuz portakal.

3. Yağmursuz, kurak geçen

Örnek:

1. Susuz bir yaz.

1. Susuz bir yaz.

4. Susamış olan

Örnek:

1. Aç ve susuzuz düşüncesiyle bir sepet dolusu şeftali de almışlar getirmişler.

1. Aç ve susuzuz düşüncesiyle bir sepet dolusu şeftali de almışlar getirmişler.

5. zarf , zarf , zarf , zarf , Su olmadan

Örnek:

1. İçiyor, hiç durmadan içiyordu denizi / Bu içiş asırlarca susuz bıraktı bizi

1. İçiyor, hiç durmadan içiyordu denizi / Bu içiş asırlarca susuz bıraktı bizi