susturmak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Susmasını sağlamak, susmasına sebep olmak

Örnek:

1. Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum.

1. Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum.

2. Verdiği karşılıkla veya yaptığı bir davranışla birini artık söz söyleyemeyecek bir duruma getirmek, ilzam etmek

Örnek:

1. Kendisini de arkadaşlarını da çok rahat susturup saf dışı bırakabilirlerdi.

1. Kendisini de arkadaşlarını da çok rahat susturup saf dışı bırakabilirlerdi.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek, bastırmak

Örnek:

1. İşimizi gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu.

1. İşimizi gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu.