1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin, bir yerin üstündeki çer çöp, toz toprak vb. şeyleri süpürge, fırça veya başka bir araçla toplamak, temizlemek
1. Herif süpürge ile fesini süpürüp de şak şak eline vurdukça un çuvalı gibi tozuyordu.
1. Herif süpürge ile fesini süpürüp de şak şak eline vurdukça un çuvalı gibi tozuyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çıkarıp atmak, kovmak
1. Yanında binlerce kurbanlık ile / Süpürdü düşmanı, bastı dayağı
1. Yanında binlerce kurbanlık ile / Süpürdü düşmanı, bastı dayağı
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tüketmek, bitirmek
1. Tatlıya öyle düşkünmüş ki geceleri usulcacık kalkar, tel dolaptaki muhallebiyi, revaniyi, kadayıfı ne bulursa hepsini süpürürmüş.
1. Tatlıya öyle düşkünmüş ki geceleri usulcacık kalkar, tel dolaptaki muhallebiyi, revaniyi, kadayıfı ne bulursa hepsini süpürürmüş.