sulu


İlgili Kelimeler:

sulu boya, sulu göz, sulu kar, sulu sepken, sulu tarım, sulu yemek, sulu zırtlak, sulu ziraat, ala sulu, gözü sulu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı

Örnek:

1. Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?

1. Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?

2. Suyu çok olan

Örnek:

1. Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu.

1. Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu.

3. İçine su katılmış, sulandırılmış olan

Örnek:

1. Sulu süt.

1. Sulu süt.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse)

Örnek:

1. Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur.

1. Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur.