soluğan

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Nefes darlığına tutulmuş

2. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi

Örnek:

1. Adaların kıyılarına gürleyen açık deniz soluğanları, ıssız koylara ak bir çizgi çekmişler.

1. Adaların kıyılarına gürleyen açık deniz soluğanları, ıssız koylara ak bir çizgi çekmişler.

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Sık soluyan (hayvan)

Örnek:

1. Karakolun hizası dönülürken sakağılı, soluğan, bir deri bir kemik beygirlerden biri küttedek çatlayıverirdi.

1. Karakolun hizası dönülürken sakağılı, soluğan, bir deri bir kemik beygirlerden biri küttedek çatlayıverirdi.