sızmak

fiil
Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , İnce aralıklardan veya gözeneklerden az miktarda ve belli olmadan yavaş yavaş akmak, çıkmak

Örnek:

1. Cam kenarlarından sızacak esintiyle hasta olacağından korkar.

1. Cam kenarlarından sızacak esintiyle hasta olacağından korkar.

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gizli tutulan haber, sır vb. şeyler duyulmak, yayılmak

3. -e , -e , -e , -e , Herhangi bir topluluğu, bir örgütü yolundan saptırmak için gizlice arasına girmek

4. -e , -e , -e , -e , Gizlice, haber vermeden gitmek, sıvışmak

Örnek:

1. Bekir kaşla göz arasında dışarıya sızdı.

1. Bekir kaşla göz arasında dışarıya sızdı.

5. İçki, yorgunluk vb. sebeplerle kendinden geçerek uyuyakalmak

Örnek:

1. İlacı konyağa döktüm. İki saat sonra Süleyman sızdı.

1. İlacı konyağa döktüm. İki saat sonra Süleyman sızdı.

6. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Düşman mevzileri arasına gizlice girmek ve ilerlemek

Örnek:

1. Dağlık bir hudut bölgesinde çıkan ve karşı topraktan sızan yabancı çetelerin yardımıyla günden güne ciddi bir hâl alan alçak bir isyanın bastırılmasıydı.

1. Dağlık bir hudut bölgesinde çıkan ve karşı topraktan sızan yabancı çetelerin yardımıyla günden güne ciddi bir hâl alan alçak bir isyanın bastırılmasıydı.