1. evi, ortalığı temizlemek
2. ne var ne yoksa hepsini yemek
1. Büyükdere'den yanına bir sepet kiraz aldığı vakit, sandalda bütün kirazı silip süpürür.
1. Büyükdere'den yanına bir sepet kiraz aldığı vakit, sandalda bütün kirazı silip süpürür.
3. ne var ne yok hepsini alıp götürmek veya yok etmek
1. Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son ümitlerini de silip süpürmüştü.
1. Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son ümitlerini de silip süpürmüştü.