sıkışmak

fiil
İlgili Kelimeler:

sıkış tıkış

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kalabalıktan dolayı birbirine çok yaklaşmak

Örnek:

1. Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar.

1. Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar.

2. İki şey arasında kalmak

Örnek:

1. Parmağı kapıya sıkışmış.

1. Parmağı kapıya sıkışmış.

3. Yerinden oynamamak

Örnek:

1. Vida sıkışmış.

1. Vida sıkışmış.

4. Dar bir yere zorla sığmak veya sığdırılmak

Örnek:

1. Karşıda apartmanın köşesine sıkışmış baraka kahveden bir adam, bir kürek ateş çıkardı.

1. Karşıda apartmanın köşesine sıkışmış baraka kahveden bir adam, bir kürek ateş çıkardı.

5. Zor bir durumda kalmak

Örnek:

1. Osmanlı İmparatorluğu sıkışınca üç milyon asker çıkarabiliyordu.

1. Osmanlı İmparatorluğu sıkışınca üç milyon asker çıkarabiliyordu.

6. Sıkıntı ve darlık vermek, çarpıntı duymak

Örnek:

1. Göğsü sıkışmış.

1. Göğsü sıkışmış.

7. Tuvalet ihtiyacı gelmek