1. -e , -e , -e , -e , Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak
1. Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti.
1. Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti.
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir uyarı veya heyecan sebebiyle ürkerek birdenbire olduğu yerde doğrulur gibi sarsılmak
1. Uyumuş olacak ki yataktan sıçrayarak uyandı.
1. Uyumuş olacak ki yataktan sıçrayarak uyandı.
3. Yerinden koparak hızla, parçalar durumunda savrulmak
1. Tarlalardan kalkan çamur parçaları etrafa, bazen de üstüme sıçrıyordu.
1. Tarlalardan kalkan çamur parçaları etrafa, bazen de üstüme sıçrıyordu.
4. Yayılmak, bir yerden başka bir yere geçmek
1. Hatta az önce Birgi'ye de sıçramıştı satışlar.
1. Hatta az önce Birgi'ye de sıçramıştı satışlar.