sıçramak

fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak

Örnek:

1. Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti.

1. Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti.

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir uyarı veya heyecan sebebiyle ürkerek birdenbire olduğu yerde doğrulur gibi sarsılmak

Örnek:

1. Uyumuş olacak ki yataktan sıçrayarak uyandı.

1. Uyumuş olacak ki yataktan sıçrayarak uyandı.

3. Yerinden koparak hızla, parçalar durumunda savrulmak

Örnek:

1. Tarlalardan kalkan çamur parçaları etrafa, bazen de üstüme sıçrıyordu.

1. Tarlalardan kalkan çamur parçaları etrafa, bazen de üstüme sıçrıyordu.

4. Yayılmak, bir yerden başka bir yere geçmek

Örnek:

1. Hatta az önce Birgi'ye de sıçramıştı satışlar.

1. Hatta az önce Birgi'ye de sıçramıştı satışlar.