yapsat, çoksatar
1. -i , -i , -i , -i , Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek
1. Geniş arazisini parselleyip sattı.
1. Geniş arazisini parselleyip sattı.
2. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimse, kendini veya başkasını olduğundan daha önemli, yetkili ve değerli göstermek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir çıkar karşılığında bir şeyi gözden çıkarmak, feda etmek
5. argo , argo , argo , argo , Bir yolunu bularak birinden ayrılmak
1. Yanımdakini satamazsam size gelemeyeceğim.
1. Yanımdakini satamazsam size gelemeyeceğim.