sarsıntı bilimi, artçı sarsıntı, yer sarsıntısı
1. isim , isim , isim , isim , Sarsılma işi, birden sallanma
1. Her sarsıntıda, önümdeki yeldirmeli kadın şikâyet ediyor.
1. Her sarsıntıda, önümdeki yeldirmeli kadın şikâyet ediyor.
2. Titreme, titreyiş
1. Omuzlarının sarsıntısı gittikçe azaldı.
1. Omuzlarının sarsıntısı gittikçe azaldı.
3. Deprem
4. Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri
1. İkinci sarsıntıda evlerin tümü yıkıldı.
1. İkinci sarsıntıda evlerin tümü yıkıldı.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kişi, toplum, kurum veya kuruluşun dengesini etkileyen, beklenmedik olumsuz değişiklik
1. Bu olgunluğa erişen toplumlar ise her türlü sarsıntıları en az zararla atlatırlar.
1. Bu olgunluğa erişen toplumlar ise her türlü sarsıntıları en az zararla atlatırlar.
6. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan durum, sadme, travma