varsanı
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek, zanneylemek
1. Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı.
1. Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı.
2. Gibi gelmek, farz etmek
1. Bu hareketimi tamamıyla histen gelen bir şey sandı.
1. Bu hareketimi tamamıyla histen gelen bir şey sandı.
3. Bir şey veya kimsenin ... olduğunu düşünmek
1. Doktor Sevim, hastayı ilk gördüğü an kendinde değil sanmıştı.
1. Doktor Sevim, hastayı ilk gördüğü an kendinde değil sanmıştı.