sallanmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bağlı bulunduğu yerde gevşek duruma gelip yerinden oynamak, kımıldamak

Örnek:

1. Dişi sallanıyor.

1. Dişi sallanıyor.

2. Bir şey belli noktasından bir yere bağlı kalmak şartıyla, o noktanın iki tarafına aynı doğrultuda ve sürekli olarak gidip gelmek

Örnek:

1. Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

1. Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

3. Salıncak, hamak vb.nde kendini sallamak

4. Güçlü bir biçimde sarsılmak, titremek

Örnek:

1. Yere çivilenmiş koca masayı sarsarken oda bir salıncak gibi sallanıyor.

1. Yere çivilenmiş koca masayı sarsarken oda bir salıncak gibi sallanıyor.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Vaktini boş ve yararsız işlerle uğraşarak geçirmek, oyalanmak, savsaklanmak

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Makamından veya bulunduğu durumdan uzaklaşmak, yerini bir başkasına bırakmak tehlikesiyle karşılaşmak