saklamak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Elinde bulundurmak, tutmak

Örnek:

1. Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı.

1. Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı.

2. -i , -i , -de , -de , -i , -i , -de , -de , Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak

Örnek:

1. Paralarını kasada saklıyor.

1. Paralarını kasada saklıyor.

3. Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak

4. -i , -i , -de , -de , -i , -i , -de , -de , Bozulmadan doğal durumları ile durmasını sağlamak, korumak, muhafaza etmek

Örnek:

1. Eti buzdolabında saklamak. Peyniri tuzlu suda saklamak.

1. Eti buzdolabında saklamak. Peyniri tuzlu suda saklamak.

5. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Gizli tutmak, duyurmamak

Örnek:

1. Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır ama iktibaslarını titizce saklar.

1. Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır ama iktibaslarını titizce saklar.

6. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Birine vermek için ayırmak

Örnek:

1. Bu kitabı size sakladım.

1. Bu kitabı size sakladım.

7. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Korumak, esirgemek

Örnek:

1. Allah saklasın.

1. Allah saklasın.