1. -i , -i , -i , -i , Elinde bulundurmak, tutmak
1. Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı.
1. Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı.
2. -i , -i , -de , -de , -i , -i , -de , -de , Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak
1. Paralarını kasada saklıyor.
1. Paralarını kasada saklıyor.
3. Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak
4. -i , -i , -de , -de , -i , -i , -de , -de , Bozulmadan doğal durumları ile durmasını sağlamak, korumak, muhafaza etmek
1. Eti buzdolabında saklamak. Peyniri tuzlu suda saklamak.
1. Eti buzdolabında saklamak. Peyniri tuzlu suda saklamak.
5. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Gizli tutmak, duyurmamak
1. Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır ama iktibaslarını titizce saklar.
1. Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır ama iktibaslarını titizce saklar.
6. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Birine vermek için ayırmak
1. Bu kitabı size sakladım.
1. Bu kitabı size sakladım.
7. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Korumak, esirgemek
1. Allah saklasın.
1. Allah saklasın.