1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek
1. Kalk dilber, gidelim bağ arasına / Şakısın bülbüller, gül incinmesin
1. Kalk dilber, gidelim bağ arasına / Şakısın bülbüller, gül incinmesin
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok konuşmak, çenesi düşmek
1. Eskiden hiç lakırtı söylemeyen bu ihtiyar, şimdi şakıyordu.
1. Eskiden hiç lakırtı söylemeyen bu ihtiyar, şimdi şakıyordu.
3. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Güzel şarkı söylemek veya şiir okumak
1. Hep aşkı, hep inançları, hep yurt sevgisini şakıyan şairler vardır; ben şair olsaydım ışığın verdiği hazları söyler, hep güneşe övgüler yazardım.
1. Hep aşkı, hep inançları, hep yurt sevgisini şakıyan şairler vardır; ben şair olsaydım ışığın verdiği hazları söyler, hep güneşe övgüler yazardım.