1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , At, ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde durmak, şaha kalkmak
1. Altımdaki beygir acı acı kişneyerek şahlanır gibi oldu.
1. Altımdaki beygir acı acı kişneyerek şahlanır gibi oldu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Taşkınlık göstermek, coşmak, kükremek
1. Gösterdiğimiz kahramanlıklar, harp meydanlarında asırlarca şahlanmış Türk yiğitliği kendilerine layık olacağı kadar yazılabilmiş değildir.
1. Gösterdiğimiz kahramanlıklar, harp meydanlarında asırlarca şahlanmış Türk yiğitliği kendilerine layık olacağı kadar yazılabilmiş değildir.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Parlamak, ışıldamak
1. Zifirî siyah üstüne iki tane açık, iki tane de orta koyulukta dört renk serpildi mi gözlerimiz derhâl şahlanıyor.
1. Zifirî siyah üstüne iki tane açık, iki tane de orta koyulukta dört renk serpildi mi gözlerimiz derhâl şahlanıyor.