şahlanmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , At, ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde durmak, şaha kalkmak

Örnek:

1. Altımdaki beygir acı acı kişneyerek şahlanır gibi oldu.

1. Altımdaki beygir acı acı kişneyerek şahlanır gibi oldu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Taşkınlık göstermek, coşmak, kükremek

Örnek:

1. Gösterdiğimiz kahramanlıklar, harp meydanlarında asırlarca şahlanmış Türk yiğitliği kendilerine layık olacağı kadar yazılabilmiş değildir.

1. Gösterdiğimiz kahramanlıklar, harp meydanlarında asırlarca şahlanmış Türk yiğitliği kendilerine layık olacağı kadar yazılabilmiş değildir.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Parlamak, ışıldamak

Örnek:

1. Zifirî siyah üstüne iki tane açık, iki tane de orta koyulukta dört renk serpildi mi gözlerimiz derhâl şahlanıyor.

1. Zifirî siyah üstüne iki tane açık, iki tane de orta koyulukta dört renk serpildi mi gözlerimiz derhâl şahlanıyor.