1. -i , -i , -i , -i , Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek
1. Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar.
1. Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar.
2. Elde etmek, sahip olmak
1. O, sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük bir kısmını yitirmişti.
1. O, sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük bir kısmını yitirmişti.
3. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak