sağlam para
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil
1. En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı.
1. En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı.
2. Zarar görmemiş, bozulmamış
1. Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum.
1. Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum.
3. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli
1. Zaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu.
1. Zaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu.
4. Güvenilir, mevsuk
5. Gerçek, inanılır bir temeli olan
1. Böyle sağlam adı nereden bulacaksın.
1. Böyle sağlam adı nereden bulacaksın.
6. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak
1. Sağlam bu gece perilere karıştım gitti.
1. Sağlam bu gece perilere karıştım gitti.