1. -e , -e , -e , -e , Bir kimse ile karşı karşıya gelmek, karşılaşmak, rast gelmek, tesadüf etmek
1. Hava kararmaya başladığında, mezarlıkta sadece bir kişiye rastladı.
1. Hava kararmaya başladığında, mezarlıkta sadece bir kişiye rastladı.
2. Herhangi bir şeyle karşı karşıya gelmek
1. Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.
1. Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.
3. Atılan şey hedefi bulmak, rast gelmek
1. Taş cama rastladı.
1. Taş cama rastladı.