perde arkası, perde ayaklılar, perde duvar, perde perde, perdesi sıyrık, perdesi yırtık, ayak perde, beyaz perde, demir perde, Demirperde, pes perde, tahta perde, üst perdeden, bölme perdesi, burun perdesi, esrar perdesi, kapı perdesi, kesel perdesi, segâh perdesi, ses perdesi, sinema perdesi, sis perdesi, şerit perde
1. isim , isim , isim , isim , Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü
1. Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum.
1. Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum.
2. Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey
1. Sinema perdesi. Karagöz perdesi.
1. Sinema perdesi. Karagöz perdesi.
3. İki yeri birbirinden ayıran bölme
4. Seste pes perde
1. Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı.
1. Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Doğruyu görmeye engel olan şey
1. Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi.
1. Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi.
6. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar
7. müzik , müzik , müzik , müzik , Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi
8. müzik , müzik , müzik , müzik , Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer
9. tıp , tıp , tıp , tıp , Katarakt
1. Gözlerine perde inmiş.
1. Gözlerine perde inmiş.
10. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri
1. Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti.
1. Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti.
Lisan : Farsça perde