altıpatlar
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek
1. Dinamit patladı.
1. Dinamit patladı.
2. Yırtılıp açılmak
1. Gözlerim gene ayakkabılarıma kaydı, yanları patlamıştı.
1. Gözlerim gene ayakkabılarıma kaydı, yanları patlamıştı.
3. Yarılmak
1. Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı.
1. Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı.
4. Görünür duruma gelmek, ortaya çıkmak, yeşermek
1. Tomurcuklar patladı.
1. Tomurcuklar patladı.
5. Top, taşıt lastiği vb. şeyler değişik nedenlerle havası inmek
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ansızın tehlikeli bir şey meydana gelmek
1. Harp patlıyor ve askerlere edebiyatçılık, edebiyatçılara askerlik yapmak düşüyor.
1. Harp patlıyor ve askerlere edebiyatçılık, edebiyatçılara askerlik yapmak düşüyor.
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok sıkılmak, sıkıntı ve sabırsızlığını belli etmek
1. Sanıyorum ki istimi fazla gelmiş kazanlar gibi hırslarından patlayacaklar.
1. Sanıyorum ki istimi fazla gelmiş kazanlar gibi hırslarından patlayacaklar.
8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı tepki göstermek
9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ansızın bir gürültü duyulmak
10. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Herhangi bir durum veya bir değerin yitirilmesine yol açmak, mal olmak