parlak

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parlayan, ışıldayan

Örnek:

1. Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu.

1. Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu.

2. Temiz ve ışıklı

Örnek:

1. Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı / Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı

1. Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı / Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Göze çarpacak kadar başarılı

Örnek:

1. Birinci İnönü Harbi'ni parlak bir zaferle kazandık.

1. Birinci İnönü Harbi'ni parlak bir zaferle kazandık.

4. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Yüzü güzel (oğlan)