parasız pulsuz, parasız yatılı, beş parasız, on parasız
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parası olmayan
1. Hayatında ilk defa, parasız ve fakir oluşuna kızdı.
1. Hayatında ilk defa, parasız ve fakir oluşuna kızdı.
2. Yoksul
1. Son gün hemen bütünüyle parasız çocuklara kalırdı bayram yeri.
1. Son gün hemen bütünüyle parasız çocuklara kalırdı bayram yeri.
3. Para verilmeden elde edilen, bedava
1. Belediye halk için parasız plajlar açmayı düşünüyor mu?
1. Belediye halk için parasız plajlar açmayı düşünüyor mu?
4. zarf , zarf , zarf , zarf , Para verilmeksizin, bedavadan, bedava
1. Diyarbakır'da İstanbul gazetelerine parasız muhabirlik eden uygar ve zeki bir genç tanımıştım.
1. Diyarbakır'da İstanbul gazetelerine parasız muhabirlik eden uygar ve zeki bir genç tanımıştım.