özlü çamur, özlü un, bal özlü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özü olan, öz bölümü çokça olan
1. Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle.
1. Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle.
2. Düşünceyi gereksiz söz kullanmadan bildiren
1. Özlü anlatım.
1. Özlü anlatım.
3. Kıvamlı
4. Benliğinde, varlığında, yapısında herhangi bir nitelik bulunan
1. Ben o kadar bedbaht, doğru özlü bir kadınım ki beni sonra anlayacaksınız.
1. Ben o kadar bedbaht, doğru özlü bir kadınım ki beni sonra anlayacaksınız.
5. Yapışkan, verimli (toprak)
6. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa ve anlamlı bir biçimde
1. Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı.
1. Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı.