oynamak

fiil
İlgili Kelimeler:

güle oynaya

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak

Örnek:

1. Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor.

1. Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor.

2. Kımıldamak, hareket etmek

3. -le , -le , -le , -le , Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak

4. Bir film, oyun vb.nde rol almak

Örnek:

1. Bütün rolleri, şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı.

1. Bütün rolleri, şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı.

5. Film gösterilmek

Örnek:

1. Bu akşam televizyonda hangi film oynuyor?

1. Bu akşam televizyonda hangi film oynuyor?

6. Tiyatro eseri sahneye konmak

Örnek:

1. Birisi dedi ki bu iki perdelik bir oyun imiş, bitince ötekini oynayacaklarmış.

1. Birisi dedi ki bu iki perdelik bir oyun imiş, bitince ötekini oynayacaklarmış.

7. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek

Örnek:

1. Birdenbire apartman kapısının oynadığını hissettim.

1. Birdenbire apartman kapısının oynadığını hissettim.

8. Sarsılmak, yeri değişmek

Örnek:

1. Depremde yapı oynadı.

1. Depremde yapı oynadı.

9. Sporla ilgili çalışmalara katılmak

Örnek:

1. Tenis oynamak.

1. Tenis oynamak.

10. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak

Örnek:

1. Ne oynadığı gazinonun ismini söyledi ne de danslarından bahsetti.

1. Ne oynadığı gazinonun ismini söyledi ne de danslarından bahsetti.

11. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak

12. Değişiklik göstermek

Örnek:

1. Bunların fiyatı iki bin ile üç bin lira arasında oynar.

1. Bunların fiyatı iki bin ile üç bin lira arasında oynar.

13. -le , -le , -le , -le , Tehlikeye düşürmek

Örnek:

1. Benim sağlığımla oynama.

1. Benim sağlığımla oynama.

14. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek

15. -le , -le , mecaz , mecaz , -le , -le , mecaz , mecaz , Rastgele yön vermek, aldatmak

Örnek:

1. Talih bizimle oynuyor.

1. Talih bizimle oynuyor.

16. -le , -le , mecaz , mecaz , -le , -le , mecaz , mecaz , Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak

Örnek:

1. Koca adamla oynamaya utanmıyor musun?

1. Koca adamla oynamaya utanmıyor musun?

17. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak

18. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek

Örnek:

1. Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla.

1. Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla.