1. yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek
1. ''... bizi, en azından Fahri'yle beni yadırgatan başka şeyler ortaya çıkmaya başladı.''
1. ''... bizi, en azından Fahri'yle beni yadırgatan başka şeyler ortaya çıkmaya başladı.''
2. biri kendini göstermek
1. Bir sergerde ortaya çıkarak devlete vergi ödemek istemeyenleri bir partide toplamıştır.
1. Bir sergerde ortaya çıkarak devlete vergi ödemek istemeyenleri bir partide toplamıştır.