ortalık yer
1. isim , isim , isim , isim , Bulunulan yer, çevre
1. Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme.
1. Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme.
2. İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer
1. Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmemden başka çare kalmadı.
1. Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmemden başka çare kalmadı.
3. Yeryüzünün görünen bölümü, çevre, etraf
1. Ortalıkta güneş olmadığı, hava yine bulutlu olduğu hâlde, tatlı bir aydınlık vardı.
1. Ortalıkta güneş olmadığı, hava yine bulutlu olduğu hâlde, tatlı bir aydınlık vardı.
4. Soyut anlamda yaşanan ortam
1. Bu neşe ortalığa sirayet etti.
1. Bu neşe ortalığa sirayet etti.