1. birinin önünden yürümek
1. Adam hemen geldi, önüne düştü, konuşmadan evine vardılar.
1. Adam hemen geldi, önüne düştü, konuşmadan evine vardılar.
2. birine kılavuzluk etmek
1. Delikanlı Haydar ustanın önüne düştü, Hasip Bey'in evine geldiler.
1. Delikanlı Haydar ustanın önüne düştü, Hasip Bey'in evine geldiler.