önüne çıkmak

Anlamı:

1. rastlaşmak, karşılaşmak, karşısına çıkmak

Örnek:

1. Neden hiçbir korsan filosu önümüze çıkamadı?

1. Neden hiçbir korsan filosu önümüze çıkamadı?

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ilk defa görmek, yüz yüze gelmek

Örnek:

1. Kim olursa olsun önüme çıkanla yeniden evleneceğim.

1. Kim olursa olsun önüme çıkanla yeniden evleneceğim.

3. yolunu kesmek için birdenbire karşı durmak

Örnek:

1. Kasabaya kömür indiren dağ köylülerinin önlerine çıkıp yol kesen haydutlar.

1. Kasabaya kömür indiren dağ köylülerinin önlerine çıkıp yol kesen haydutlar.