1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok sıkışık bir durumda, yan yana
1. Omuz omuza durup kapıdan bahçeyi seyre çalışan bir bedevi kümesi yolunu kesmişti.
1. Omuz omuza durup kapıdan bahçeyi seyre çalışan bir bedevi kümesi yolunu kesmişti.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dayanışma içinde, birlikte
1. Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı.
1. Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı.