1. -i , -i , -i , -i , Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
1. Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor.
1. Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor.
2. Hafifçe dokunmak
1. Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi / Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi
1. Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi / Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi
3. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Hafifçe dövmek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimseyi hoşnut etmek
1. Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı.
1. Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı.
5. Benzemek, andırmak, hatırlatmak
1. Bu iki sarı birbirini okşuyor.
1. Bu iki sarı birbirini okşuyor.