ocakbaşı, ocakeşeği, ocak kaşı, ocak katı, ocak taşı, kör ocak, od ocak, acemi ocağı, aile ocağı, asker ocağı, aş ocağı, baba ocağı, bostancı ocağı, çay ocağı, deprem ocağı, elektrik ocağı, gaz ocağı, humbara ocağı, ispirto ocağı, kahve ocağı, kireç ocağı, kum ocağı, maden ocağı, parti ocağı, sağlık ocağı, taş ocağı
1. isim , isim , isim , isim , Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer
1. Üç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar.
1. Üç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar.
2. Şömine
1. Ocağın önünde oturup acayip bir dikkatle odunların yanışına bakar.
1. Ocağın önünde oturup acayip bir dikkatle odunların yanışına bakar.
3. Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet
1. Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak.
1. Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak.
4. Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer
1. Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür.
1. Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür.
5. Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer
1. Mermer ocağı. Kömür ocağı.
1. Mermer ocağı. Kömür ocağı.
6. Bahçelerde veya bostanlarda her tür meyve ve sebze tohumu veya fidesinin dikimi için ayrılmış toprak çukuru
1. Mustafa, arkasına güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu.
1. Mustafa, arkasına güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu.
7. Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer
1. Başlangıçtan beri burası bir vatansever ocağı idi.
1. Başlangıçtan beri burası bir vatansever ocağı idi.
8. Yılın birinci ayı, kânunusani
1. Ocak ayını sevmem, oldum olası.
1. Ocak ayını sevmem, oldum olası.
9. tarih , tarih , tarih , tarih , Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri
10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ev, aile, soy
1. Henüz temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı.
1. Henüz temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı.
11. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile