nihayet vermek

Anlamı:

1. ilişkiyi kesmek, bir işi, alışkanlığı yapmaktan vazgeçmek

Örnek:

1. Tekaüt olduktan sonra doktorlara inat, oburluğa, nargileye bir nihayet vermemişti.

1. Tekaüt olduktan sonra doktorlara inat, oburluğa, nargileye bir nihayet vermemişti.

2. bitirmek, tamamlamak, sonuçlandırmak

Örnek:

1. Bu komediye nihayet vermek, buraya bir daha gelmemek üzere çıkıp gitmek isterdim.

1. Bu komediye nihayet vermek, buraya bir daha gelmemek üzere çıkıp gitmek isterdim.