ölü mevsim, av mevsimi, avlanma mevsimi, yağmur mevsimi
1. isim , isim , isim , isim , Yılın, güneşten ısı, ışık alma süresi ve dolayısıyla iklim şartları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri, sezon
1. Bütün bir mevsim vur patlasın çal oynasın, eğlenildi.
1. Bütün bir mevsim vur patlasın çal oynasın, eğlenildi.
2. Bazı atmosfer olaylarının en çok belirdikleri zaman
1. Yağmur mevsimi. Fırtına mevsimi.
1. Yağmur mevsimi. Fırtına mevsimi.
3. Herhangi bir ekimin yapıldığı veya bir ürünün yetiştiği dönem
1. Kütahya'ya bir kiraz ve Bursa'ya bir şeftali mevsiminde gitmiştim.
1. Kütahya'ya bir kiraz ve Bursa'ya bir şeftali mevsiminde gitmiştim.
4. Herhangi bir şeyin etkinlik dönemi, sezon
1. Tiyatro mevsimi.
1. Tiyatro mevsimi.
5. Zaman, dönem, çağ
1. Sevda mevsimi gelince kuşlar bin türlü teranelerle minimini göğüslerini yırtarlar.
1. Sevda mevsimi gelince kuşlar bin türlü teranelerle minimini göğüslerini yırtarlar.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yaşamın bir bölümü
1. Yaşamın kış mevsimi yaşlılıktır.
1. Yaşamın kış mevsimi yaşlılıktır.
Lisan : Arapça mevsim