kuşatmak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek

Örnek:

1. Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu.

1. Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu.

2. Çevrelemek, çokça bulunmak

3. Kaplamak

Örnek:

1. Fabrika dumanları bütün şehri kuşattı.

1. Fabrika dumanları bütün şehri kuşattı.

4. Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak