korumak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek

Örnek:

1. Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur.

1. Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur.

2. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek

Örnek:

1. Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu.

1. Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu.

3. -i , -i , -i , -i , Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek

Örnek:

1. Yurdu korumak.

1. Yurdu korumak.

4. -i , -i , -i , -i , Tehlikeli, zararlı durumları önlemek

Örnek:

1. İlaçla meyveleri korudu.

1. İlaçla meyveleri korudu.

5. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek

Örnek:

1. Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi.

1. Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi.

6. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek

Örnek:

1. Geleneklerini koruyorlar.

1. Geleneklerini koruyorlar.

7. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Karşılamak, denk gelmek

Örnek:

1. Bu işin geliri masrafını korumaz.

1. Bu işin geliri masrafını korumaz.