1. güvenlik amacıyla dolaşmak
1. Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı.
1. Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı.
2. dolaşmak
1. İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu.
1. İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , kötü durum ve davranışlar çokça olmak
1. Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor.
1. Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor.